İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, ‘Dünya Radyo Günü’nde radyocularla bir ortaya geldi. Her fikrin güçlü halde temsil edildiği medya sisteminin, toplumsal özgürlüğün delili olduğunu vurgulayan İmamoğlu, bu kapsamda bir rapor hazırladıklarını duyurdu. Radyoculara, “Sizin de mesleğiniz için de daha gür sesli, daha özgür, daha keyifli, daha keyif veren, lakin gerektiğinde eleştiren, o tenkitten ders alan yöneticilerin olduğu bir ortam olmasını diliyorum” kelamlarıyla seslenen İmamoğlu, “Türkiye, değişime hazır. Açıkçası, ülkenin umutlu olması lazım. Ve umut için çok fazla münasebeti var. Başta, ülkemizin çok samimi, dürüst, gerçekçi, çok daha üst düzeyde kozmik düşünen inanılmaz bir yeni jenerasyonu var. Çok gerçekçiler. Bugün yanlış yapan siyasetçilerin dahi çocukları, torunları onlara oy vermeyecek. Mümkün değil. Sandığa sarfiyat ve ona oy vermez” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu, “Dünya Radyo Günü”nde bölüm temsilcileriyle bir ortaya geldi. Emirgan Korusu’nda gerçekleşen buluşmaya, farklı kuruluşlarda misyon yapan toplam 19 radyocu katıldı. Radyocular, İmamoğlu’na; Kanal İstanbul’dan İBB’nin elinden alınan gayrimenkullere, eski İBB idaresi periyodunda burs alan siyasetçilerden yeni yönetimin 53 bin öğrenciye verdiği eğitim katkısına, yeni taksi düzenlemesinden Askıda Fatura uygulamasına kadar birçok bahiste sorular yöneltti. Gelen soruları yanıtlayan İmamoğlu, medyanın günümüzde geldiği durumu ölçecek bir çalışma içinde olduklarını da aktardı.
“BUNU DÜZELTMEK GEREKİYOR”
“Her alanında fikir özgürlüğünün en güçlü biçimde temsil edildiği medyanın hangi durumda olduğu, o toplumun özgürlüğünün ispatıdır. Ya da düzeyini belirler demek mümkün” diyen İmamoğlu, “Bu mevzuda bir araştırma yapıyoruz. Bir medya raporu hazırlıyoruz. Bizim de desteklediğimiz ve araştırmalarla İstanbul halkından aldığımız sesi, kıymetlendirme yaptığımız, bu işin uzmanlarının da içinde olduğu, olasıdır ki belirli evrelerinde sizlerin de fikirlerine başvurulacak bir medya raporu. Zira, bunu düzgün görmek lazım. Şayet, bilgi kaynağımız olan medya güzel durumda değilse, zati toplumun sağlıklı bilgiler edinemediği yerde o keyfi, o ortamı yaşayamadığı sürece, demokratik bir toplum olma bahtı yok. Bunu düzeltmek gerekiyor” dedi.
“SON 1 YILDAKİ TARTIŞMA PROGRAMLARI PATOLOJİK İNCELEMEYE MUHTAÇ”
Bazı görsel medya kanallarında, son 1 yıl içinde yayınlanan tartışma programlarının patolojik incelemeye muhtaç olduğunu düşündüğünü vurgulayan İmamoğlu, “Ne yazık ki, orada atılan manşetler, saatlerce üstünde tartışılan bahisler ve bu saatlerce üstüne tartışılan hususların, son 1 yıldır bilhassa, büyük oranda siyasi tartışmaların gereci olmamdan dolayı de hakikaten patolojik incelemeye muhtaçlığı var. O tartışmalar yapılırken, oradaki insanların kurduğu cümleler, cümlelerin seviyeleri… Yani o kavramları, ben eminim ki, kendi çocuklarına dinletilmesini yasaklarlar o cümleleri eden beşerler. Tüm bu ortam, bizim elbette ki bizim her şeyimizi etkiliyor. Ruh halimizi etkiliyor, yaşama bakışımızı etkiliyor. Umudumuzu, geleceğimizi etkiliyor. Bunun için medya çok kıymetli. Radyolar çok önemli” sözlerini kullandı.
“YANLIŞ YAPAN SİYASETÇİLERİN ÇOCUKLARI, TORUNLARI ONLARA OY VERMEZ”
“Açıkçası, ülkenin umutlu olması lazım. Ve umut için çok fazla münasebeti var” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Başta, ülkemizin çok samimi, dürüst, gerçekçi, çok daha üst düzeyde kozmik düşünen inanılmaz bir yeni nesli var. Onlarla çok moral buluyorum. Alanda diyalog kuruyorum ya da onlar benimle diyalog kuruyor. Transferleri var. Sorgulamaları var. Hatta hesap sormaları var. Ülkemizin bu türlü bir kaynağı var. Bu kaynak, çok sağlıklı. Bütün bu yoksulluğa ve yoksunluğa karşın, bu türlü bir jenerasyonun ortaya çıkması, mucizevi bir şey. Lakin zati işin tabiatında da var. Beşerler, bazen elinde olmayan şeylere daha çok sarılır ve onları ister. Onlar için çaba verir. Toplum ve hayat tarihinde bunlar vardır. Muhtemelen şu an tahminen toplumda en çok istenen, arzulanan, olması için, ‘Niçin bizde yok? Niye biz dürüst davranmıyoruz? Niye adaletli değiliz’ dediğimiz birçok konu, yeni jenerasyonu de bu istikamette etkilemiş ve o etkilenen kuşak, açıkçası öbür bir kuşak olmuş. Ben yaşıyorum konuşmalarında, yazmalarında. O denli kelamlar var ki. Konutumda de benzeri üç nesil var zati. Onların da hallerinden bunu yaşıyorum. Çok gerçekçiler. Bugün yanlış yapan siyasetçilerin dahi çocukları, torunları onlara oy vermeyecek. Vermez yani. Mümkün değil. Sandığa sarfiyat ve ona oy vermez.”
“TEK BAŞINA SİYASİ PARTİLER SORUMLU DEĞİL”
Bu manada Türkiye’nin değişime hazır olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu sağlıklı değişimin oluşması için, siyasi partilerin tek başına sorumlu olmadığının toplum tarafından bilinmesi gerekir. Bu, yalnızca bir siyasi sorun değildir. Bu, toplumsal bir problemdir. Daima bir arada aşmamız, üstesinden gelmemiz gereken bir süreçtir. Natürel ki bunun kanallarını oluşturmak da siyasalların sorumluluğundadır. Katılımcılığı, şeffaflığı, bir ortada düşünebilmeyi, bir ortada üretebilmeyi, toplumun sesine nazaran en doğruyu bulup onu uygulayabilmeyi sağlayıcı metotları bulmak da siyasetin sorumluluğudur” biçiminde konuştu.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
